Ozon tedavisi; hastadan alınan kanın, özel cihazlarla üretilen ozon gazı ile uygun oranda karıştırılarak hastaya geri verilmesidir. Ozon tedavisi 100 yılı aşkın süredir dünya genelinde yaygın bir tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı tarafından sertifikalandırılmış ve yetkilendirilmiş hekimler tarafından yapılabilmektedir.
Ozon gazı (O3) üç oksijen atomu içeren bir moleküldür. Vücuda uygun dozda verildiğinde dolaşım sistemi, bağışıklık sistemi ve anti-oksidan sistemi harekete geçirir. Bunun sonucunda plazmadaki oksijen oranını artar. Ayrıca dokulardaki oksijen miktarı artar. Böylece birçok hastalığı tedavi edebilmemizi sağlar. Bunların başında bağışıklık sistemindeki zayıflık ve dolaşımsal bozuklukların sebep olduğu hastalıklar gelmektedir.
Ozon tedavisi birçok farklı hastalığın tedavisinde kullanılabilmektedir. Yapılan araştırmalarda en etkin olduğu gösterilen bazı hastalıklar şu şekildedir:
Gribal enfeksiyonlar,
Ozon tedavisi, bağışıklık ve anti-oksidan sistemi artırıcı etkisiyle virüs enfeksiyonlarının tedavisinde önemli rol oynamaktadır. Araştırmalar düzenli ozon tedavisi alan hastaların Covid-19 ve gribal enfeksiyonlardan çok daha az etkilendiğini göstermektedir.
Özellikle kemoterapi ve radyoterapi gören kanser hastalarının, ozon tedavisi ile yan etkilerden daha az etkilendiği gözlemlenmektedir. Aynı zamanda bu hastalarda hayat kalitesini artırdığı düşünülmektedir.
Solunumsal hastalıklarda (Astım, Koah, Bronşit) kandaki oksijen miktarını artırarak hastalığın seyrini oldukça olumlu etkilemektedir.
Bel fıtığı, boyun fıtığı, fibromiyalji gibi hastalıklarda dolaşımı artırıcı etkisiyle ağrılarda ciddi hafifleme sağlamaktadır. Araştırmalar, migren, küme tipi baş ağrıları olan hastalarda, ataklarda ve ağrılarda ciddi tedavi edici rol oynadığını göstermiştir.
Uzun süredir geçmeyen kronik enfeksiyonlarda, enfektif bölgedeki kan dolaşımını hızlandırarak tedavide önemli rol oynamaktadır. (Diyabetik yaralar, virüs, bakteri, mantar kaynaklı enfeksiyonlar vb.)
Ozon tedavisinin dozları ve sıklığı; hastanın yaşına, hastalığına ve hastalığın seyrine göre farklı parametrelere göre düzenlenir.
En yaygın kullanılan ozon terapi yöntemleri günümüzde ‘Sistemik’ ve ‘Lokal’ olarak ikiye ayrılır.
Günümüzde ozon terapilerde %90 oranında uygulanan en yaygın yöntem “Major Ozonterapi” olarak adlandırılır. Hastadan alınan 50-100 cc kanın, özel bir set içerisinde jenaratör tarafından üretilen ozon gazıyla karıştırılıp hastaya geri verilmesidir. Bu yöntem ortalama 20 ile 25 dakika arasında sürmektedir.
Bir diğer sistemik etkili ozon tedavi yöntemi ise “Rektal Ozon Terapi” dir. Damar yolu açılması pek mümkün olmayan bazı kanser vb. hastalıkları bulunan kişilerde bu yöntem tercih edilmektedir.
En sık tercih edilen lokal yöntem; “Minör Yöntem” olarak adlandırılır. 2-10 cc arasında kanın vücut dışında medikal ozon gazı ile karıştırılıp, intramuskuler yoldan kas içine enjekte edilmesidir. Özellikle ağrıları olan hastalarda bölgesel yolla uygulamada yaygın olarak kullanılır.
Bir diğer lokal yöntem ise özellikle diyabetik ayak, yaralar ve kronik enfeksiyonlarda kullanılan “Torbalama” yöntemidir. Enfeksiyonlu bölge bir torba ile sarılıp vakumlanır, daha sonra bölgeye jeneratör ile ozon gazı belirli bir süre verilir.
Ozon terapinin etki gösterme süresi hastaya ve yapılacak işleme göre değişir. Genellikle haftada 1 ya da 2 seans olmak üzere toplam 8-10 seans uygulanır. Sonrasında sürekli etki için hekimin planladığı belirli aralıklarla ozon terapi seansları uygulanabilir.
Tıbbi olarak her tedavinin yan etkileri olabileceği gibi Ozon Terapinin de yan etkileri olabilir. Ancak diğer tamamlayıcı tıp yöntemlerine göre ozon tedavisinin yan etkileri oldukça azdır.
Nadiren uygulama esnasında tansiyon düşüklüğü ve ya alerjik reaksiyonlar görülebilir.
Ozon tedavisinin aşağıdaki sorunları olan hastalarda yapılması önerilmez;
ÖNEMLİ BİLGİLENDİRME : Ozon tedavisini yalnızca Sağlık Bakanlığı tarafından eğitimlere katılmış, sertifika verilmiş ve yetkilendirilmiş hekimler ve kurumlar yapabilmektedir. Olumsuz sonuçlarla karşılaşmamak için ozon tedavisi yaptıracağınız kurum ve hekim seçiminizde dikkatli olmanızı öneririz.